Heyy!
Elektrik süpürgesi hikayesi anlatıldığından beri biraz zaman geçmiş, blogu bir kaç gün tatil etmiş gibi olmuşuz. Hoş, aslında ben haricindeki tüm yazarlar hep beraber tatilde şuan. Yarın gelir şenlendirir buraları minnolar bronz bronz. Benim de bu sıralar pek bir üşengeç olmam (bu sıralar mı sadece!) dolayısıyla bir şeyler ekleyemememizi harika müzik insanlarıyla telafi etmeye çalışacağım. “Ulver” bugünkü grubumuz o halde.
ilginçtir Ulver. yıllar boyu değişim gösteren grupları etrafımızda görür dururuz; fakat değişim olayını bu kadar sınırlarda götüren başka bir topluluk daha var mıdır, bilinmez. bu norveçli kurtlar, kariyerlerine metalin en sert zirvelerinde, black metal'de başladılar, ve hatta türün en iyisi bile kabul edilebilecek bir albüme imza attılar nattens madrigal adı altında. sonra neler oldu bilinmez, müzikal deha garm'ın çizdiği bambaşka yollara saptılar. future jazz tabir edilebilecek albümlerden tutun, ambient ve minimalistik müziğe kadar sapan denemelerde bulundular mütemadiyen. nerede duracaklar diye merakla beklendiler yıllarca ama her bir albümde farklı bir tarz yakalamayı, kimi zaman o tarzı kendileri yaratmayı dahi başardılar. son dönemlerinin electronica tabanlı dingin müzikleri ise kendi deyimlerine göre şu sıralarki ruh hallerini yansıtıyormuş. son albümünü 2007 yılında çıkaran grubun son yayınladığı eser ise, efsanevi müzisyen prince için hazırlanan tribute albümündeki "thieves in the temple" cover'ı. (Bu kısım nasıl da jester'cığım kokuyor böyle =*)
Paylaşacağım 3 şarkı da birbirinden hayli farklı. İlki muhteşem akustik gitarıyla bir ilahi tadında seyreden “Ulvsblakk”
ikincisi ismiyle tebessüm ettiren “Darling Didn't We Kill You?”. (Şarkı tam bir rüya alemi tasviri. Dinlerken avuçlarınız karıncalanıyor, zaman yavaş akıyor sanki.)
Ve son şarkı.. En başta da bahsedilen prince tribute’u olan thieves in the temple. Bu şarkının daha iyi ve vurucu bir cover'ı olamazdı sanırım. Ya da başka bir deyişle “bu nedir böyle ya. of.” ;)
Görüşürüz blog!
mgm
Elektrik süpürgesi hikayesi anlatıldığından beri biraz zaman geçmiş, blogu bir kaç gün tatil etmiş gibi olmuşuz. Hoş, aslında ben haricindeki tüm yazarlar hep beraber tatilde şuan. Yarın gelir şenlendirir buraları minnolar bronz bronz. Benim de bu sıralar pek bir üşengeç olmam (bu sıralar mı sadece!) dolayısıyla bir şeyler ekleyemememizi harika müzik insanlarıyla telafi etmeye çalışacağım. “Ulver” bugünkü grubumuz o halde.
ilginçtir Ulver. yıllar boyu değişim gösteren grupları etrafımızda görür dururuz; fakat değişim olayını bu kadar sınırlarda götüren başka bir topluluk daha var mıdır, bilinmez. bu norveçli kurtlar, kariyerlerine metalin en sert zirvelerinde, black metal'de başladılar, ve hatta türün en iyisi bile kabul edilebilecek bir albüme imza attılar nattens madrigal adı altında. sonra neler oldu bilinmez, müzikal deha garm'ın çizdiği bambaşka yollara saptılar. future jazz tabir edilebilecek albümlerden tutun, ambient ve minimalistik müziğe kadar sapan denemelerde bulundular mütemadiyen. nerede duracaklar diye merakla beklendiler yıllarca ama her bir albümde farklı bir tarz yakalamayı, kimi zaman o tarzı kendileri yaratmayı dahi başardılar. son dönemlerinin electronica tabanlı dingin müzikleri ise kendi deyimlerine göre şu sıralarki ruh hallerini yansıtıyormuş. son albümünü 2007 yılında çıkaran grubun son yayınladığı eser ise, efsanevi müzisyen prince için hazırlanan tribute albümündeki "thieves in the temple" cover'ı. (Bu kısım nasıl da jester'cığım kokuyor böyle =*)
Paylaşacağım 3 şarkı da birbirinden hayli farklı. İlki muhteşem akustik gitarıyla bir ilahi tadında seyreden “Ulvsblakk”
ikincisi ismiyle tebessüm ettiren “Darling Didn't We Kill You?”. (Şarkı tam bir rüya alemi tasviri. Dinlerken avuçlarınız karıncalanıyor, zaman yavaş akıyor sanki.)
Ve son şarkı.. En başta da bahsedilen prince tribute’u olan thieves in the temple. Bu şarkının daha iyi ve vurucu bir cover'ı olamazdı sanırım. Ya da başka bir deyişle “bu nedir böyle ya. of.” ;)
Görüşürüz blog!
mgm
Ulver candır.
ReplyDelete