Haftasonunun ilk saatlerinde güneşin en tepeden dimdik gönderdiği ışınlara bir de benim selamım eklesin blog insanları. Evet, bu bir giriş cümlesiydi, şaşaalı bir merhaba.
Cumartesi sabahı miskin bir uyanıklığı takriben yaptığım mütevazi ve manzaralı kahvaltıdan sonra en son yapmak isteyeceğim şey ev temizliğidir. Bu benim felsefemin en temel taşlarından biri. Öyle ki, bütün hayatım bu taşın üzerine dizilmiş bir sürü irili ufaklı taşlardan kurulu. İşte bu kibirli ve tembel taşı kimsenin yerinden oynatamayacağını düşünürdüm, yanılmışım.
Anneler insan hayatına elektrik süpürgesini sokan varlıklardır. Elektrik süpürgesi ile tanışmam 4 yaşıma tekabül ediyor, belki de daha öncesine, hatırlamıyorum. Haftasonları o zamanlar benim için ne idüğü belirsiz bir aleti evimizin halılarına, parkelerine sürterek temizlik adı altında bir şeyler yapardı annem, anlamazdım. Ben oyun oynardım; toz kaldırır, pislik taşırdım. Azar yerdim, kulağım çekilirdi (Belki de kulak mememin bu kadar büyük olması bundandır). Elim kalem tutmaya başlayınca bu ritüellere ben de dahil edildim ve elektrik süpürgesi kullanma yetkisi aldım annemden. Zor değildi, herkes kullanabilirdi bu aleti; ama yine de bazı incelikleri vardı, zamanla öğrenip tecrübe kazandım. Temizliğin bir parçasıydım artık. Toz kaldırmıyor, pislik taşımıyordum. Kulağım da uzamıyordu.
Erkek olduğumu farkettiğim zaman en yakın arkadaşım içses'im olmuştu. Onu seviyor, kızlar hakkında konuşuyor, daha fazla erkek oluyordum. Neden sonra (bunu da hep kullanmak istemişimdir.) bir temizlik anında içses "ne yapıyon olm?" dedi. Evet, o da Ankaralıydı ve hiç İstanbul görmemişti. Ankaralı bir içses'ten beklenebilecek her şeyi eksiksiz yerine getiriyordu ve o gün de beni elektrik süpürgesinden soğutarak üzerine düşeni yapmıştı. Haftasonları asi bir delikanlı kesilip, temizlik aletlerine küsüyordum; bahaneler buluyor, evden kaçıyordum.
İşte ergenlik döneminde hayatımın merkezine yerleştirdiğim bu kocaman taş bugün annemin eşek kadar olmuş bu çocuğun önüne elektrik süpürgesi koymasıyla büyük bir darbe aldı, üzerindeki taşlar çökecekmiş gibi oldu, zor tuttum. Keyifle kahvaltı yapmış bünyem titredi, midem buruldu ve boğazımda bir düğüm peyda oldu. Başımdan kaynar sular da dökülmüş olabilir, hatırlamıyorum. Kıramazdım o güzel kahvaltıyı hazırlayan kadını. Zorlayarak kendimi acemice hareketlerle elektrik süpürgesine yaklaştım. İçses bu sefer farklı yollar kullanıyordu vazgeçirmek için. Elektrik süpürgesi elektrik süpürürmüş, o nasıl isimmiş, elektrikli süpürge olmalıymış; yere sürtününce bir sürü ısı enerjisi patlak veriyormuş da zaten sıcak olan oda daha da ısınıyormuş...Küfürü bastım! Müzik bana yardım edecekti bu zor anımda. Nouvelle Vague'nin Bande a Part albümünü sürükledim foobar2000'a.
Bunca hikayeyi elektrik süpürgesiyle olan ilişkimi bir aşk doktoru edasıyla güzelleştiren şarkıyı paylaşmak için yazdım. Elektrik süpürgesiyle dans etmeme sebep olan şarkı aslında bir Billy Idol şarkısı, fakat bayan vokal fetişimden ve bizzat şarkının Nouvelle Vague tarafından yorumlanışının etkisinden sizlere de bu güzel halini sunuyorum. Buyrun Dancing With Myself. Dans edin gitsin.
Aşağıda her zamanki gibi daha fazla bilgi isteyenlere yönelik linkler var. Tıklayın.
Sevgiler. Mutluluklar.
Cuckoo Cocoon.
No comments:
Post a Comment